Her saniye bir hayat alternatifini seçerek yaşıyoruz.
Yürürken bağcığı çözülen ayakkabıyı bağlamak veya umursamayıp bağlamamak arasındaki farkın ne olacağını kestirmek imkansız. O eğilip bağladığın beş saniye, ilerideki köşeyi dönmeni geciktirecek ve belki de hayatının aşkı arkasını dönmüş olacak ve göremeyeceksin. Dolayısıyla tanışamayacaksın, birlikte gittiğiniz tatilde, tanışamadığın bir kişi ile ortak kuracağın bir işin olmayacak. O büyük paraları kazanamayacak ve yatını alamayıp dünya turuna çıkamayacaksın.
Karşıdan karşıya geçerken sağlam olsun diye geçmesini beklediğin o uzaktaki araba sayesinde 3 saniye geç karşıya geçip, bir önceki asansörü yakalayamayacaksın ve bu yüzden kaybettiğin bir dakika ile gelen telefonu kaçıracaksın. Telefonun başındaki de başka birisini arayarak işi başkasına verecek.
İhtimaller sonsuz. Her an yeniden yaratılıyor dünya. Her yaratılışta milyarlarca insanın ayakkabı bağcıkları, kaçırdıkları asansörler, ayaklarına takılan taşlar rol alıyor. Kimisinin etkisini o saat, kimisininkini o gün, kimisininkini yıllar sonra göreceksin. Aradan geçen yirmi yıldan sonra bir konuşma sırasında çıkacak belki, “Aaa o gün sen de mi oradaydın nasıl oldu da göremedim seni?” Halbuki görseydin kimbilir ne şekilde gelişecekti zaman. Belki o zaman bu konuşmayı bir cafede değil, karşındakinin dizine uzanmışken yapıyor olacaktın. “O ilk karşılaştığımız günü hatırlıyor musun?” Kimbilir sen o konuşmayı yaparken başka bir yerlerde de başka bir çift senin nikahında nasıl tanıştıklarını anlatıyor olacak. Ve yine dünyanın öbür ucunda birileri nasıl olup da 20 yıl önceki o ticaret anlaşmasını kaçırdıklarını anlamıyor olacaklardı.
Her an yeniden yaratılıyor dünya. Unutma sen de bu denklemdesin. Çıkana kadar her şeyi değiştirebileceğin bir denklem..