Önce uyarayım; bu yazdıklarımı anlayabilmeniz için ya yazılımcı ya da bir yazılımcı ile yaşayan biri olmanız lazım.
Sıradan bir iş günü
Sabah kalkan yazılmcımız, üstüne bir tişört ve kot geçirerek eğlence diyarı olan işine doğru yola çıkar. İş yerine girer girmez sabah kokteyli ile karşılanır. Bütün gün sürecek olan eğlenceye hazırlık mahiyetinde kokteylini yudumlarken önündeki Playstation’ı açar. O gün içinde geçilmesi gereken onlarca leveldan oluşan ve akşama kadar bitirilmesi gereken oyunları masanın üzerine dizer.
Başlar oyunları oynamaya. Çılgınlar gibi eğlenen yazılımcı tam level atlamak üzereyken çalan telefondaki eşine “toplantıdaydım” der.
Öğlen arasında, motivasyon için patronun gönderdiği striptizciler, elleriyle özel hazırlanmış yemeğini yedirir.
Akşama kadar eğlenmekten yorulan yazılımcı kan çanağı gözlerle evine gider. Durumdan şüphelenen eşi “bütün gün ne kadar yorulduğundan” dem vurarak yazılımcının ağzını arar. Kesin biliyordur bütün gün birşey yapmadığını ama ispatlayamamak içini kemirmektedir.
Evden çalışmak
Yazılımcıların bir diğer avantajı da kimi zaman evden çalışabilmektir. Çalışabilmek derken tabi yine oyunlar oynayacak, internette gezinecek, filmler seyredecek ve götünü yayıp oturacaktır. Ancak eşine ne kadar yoğun çalıştığını anlatarak durumu kamufle eden yazılımcının bu durumu, evde oturmakta daha ehil olan eş tarafından yenilir yutulur bir durum değildir. Ne de olsa evden çalışan birinin aslında kısır günleri kıvamında bir gün geçirdiğini bilen eş akşam “Bütün gün evdeydin neden çamaşırları asmadın?” şeklinde olta atacaktır. burada bahsi geçen “çamaşırları asmadın” ifadesi herhangi bir ev işi ile yer değiştirebilir.
İşten erken veya geç çıkmak
Bir yazılımcı, eğlenceli dünyasına bazen devam etmek isteyebilir. Mesai adı altında uzayan “iş” saatleri veya haftasonu çalışmaları ile evini ihmal edebilir. Hatta yazılmcının en büyük avantajı oyunları durdurarak işten istediği saatte çıkabilmektir. Ne erken çıkması, istemediğinde gitmek zorunda bile değildir.
Hakemi aldatmaya yönelik hareketler
Bu eğlence düşkünü yaratık dünyanın en kolay işini yaparken, eşini şu şekillerde kandırmaya çalışabilir. Uyanık bir eşin bunları yememesi gerekir.
- Gelişen teknolojiyi takip etmek için sürekli ders çalışması gerektiği,
- Her gün çok karışık problemleri çözebilmek için yoğun bir konsantrasyona ihtiyaç duyduğu,
- Bu mesleğin içinde çok fazla toplantı olduğu ve genelde bu toplantıların yöneticilerle olduğu bu yüzden de telefonlara cevap veremediği,
- Sürekli öğrenmeyi bıraktığı anda en fazla 2 sene daha iş bulabileceği ve sonra işsiz kalacağı,
- Evden çalışırken çok zor bir prosedürün ortasında bir yerde konserve kapağı açmanın konstantrasyonunu dağıtabildiği,
- Bütün gün yoğun şekilde mantık kullanan biri olarak bütün olaylara karşı takındığı tavrın otomatikman mantık çerçevesinde olacağı,
- Programcı olduğu halde, her aplikasyondaki her ekranı bilmesinin imkanı olmadığı,
- O masanın üzerindeki teknolojik zımbırtıların aslında ne kadar gerekli olduğu,
- Etrafındaki kitapların referans kitabı olduğu ve roman gibi okunup kaldırılamayacağı, referans kitaplarının sürekli açılıp bakılan kitaplar olduğu
Daha sayarım da meslektaşlarımın zor duruma düşmesini istemem.
Hele bir de yorulduğunu söylemez mi. Bütün gün oturup oyun oynayan birinin yorulmasına kim inanır Allah aşkına.
Sonuç
Bu hedonist arkadaş aslında herkesten farklı olarak olarak işini çok sevmektedir. Aksi takdirde zaten yapılabilecek bir iş değildir bu. Deli gibi araştırma ve öğrenme süreçlerinin ardından, birbirinden karışık problemlere sürekli zamana karşı ve hatasız çözümler üretmek, her gün yeni yetişen genç beyinlere rehberlik ederken aynı zamanda onlarla rekabet halinde olmak, simsiyah bir ekranın karşısında gözlerini bozmak başka türlü açıklanabilir mi? Hiç bir yazılımcı mesleğinden nefret etmez. Belki işinden nefret edebilir. Bu garip hayatı yaşarken normal olarak sadece motivasyon ile ayakta kalabilir.
Motivasyon üçlü bir saç ayağıdır. Para, başarı, aile. Eğer bu üçünden biri yoksa, yazılmcı üçün birini elde etmek için çabalıyor demektir