Bir masal anlatayım size. Biraz gerçek dünyadan uzaklaştırıp hayal aleminde gezelim bugün. Biraz sert gelebilir ama ne yapalım gerçekler bile acıtırken, masal rahat duracak değil ya.
Tarih tekerrürden ibarettir. Hem de değişmez bir şekilde, sapmadan, ders alınmadan tekrar eder.
Zeki bir adamın öncülüğünde biraraya gelen insanlar bir ülke kurarlar. Refahı gören insanlar üremeye başlarlar. Özellikle cahil olanlar arasında üreme, eğitimli, zeki kesime göre doğal olarak daha fazladır. Zeki bir adam doğacak çocuğa sağlayabileceği geleceği düşünürken, cahil olan için aslolan, o gecenin eğlenceli geçmesi ve bu eğlencenin doğal sonucu olan çocuğun nasıl olsa rızkını bulacağıdır. Dolayısıyla bir mucize olmadığı müddetçe bir cahilin çocuğu, eğitimli tarafa geçmeyecektir çünkü eğitim alabilecek maddi imkanlara sahip olamayacaktır.
Bir kaç nesil üst üste cahil kalan kesim neticede beynini yeterince kullanamadığı için aptallaşır.
Bir gün aptallar, oransal olarak eğitimlileri geçer. Dolayısıyla eğitimlilerin rahat bir yaşam için oluşturduğu kuralları baskı unsuru olarak görerek bu sistemin yıkılması gerektiğini söyleyen birine inanırlar. Artık eğitimli biri tarafından yönetilmemek için bir başka aptalı yönetici yaparlar. Yöneticiliğini pekiştirmek isteyen baş aptal daha da büyük bir gayretle üremeleri için aptalları yüreklendirir.
Neticede haddinden fazla çoğalmış bu aptal topluluk, eğitimlilerin veya zekilerin uyarılarını kulak ardı ederek bir yerlere savaş açmak ve ölmek için can atmaya başlar. Aynı kaderi paylaşan komşu aptalların da farklı bir durumu olmadığı için harika bir savaş çıkartarak ölmeye başlarlar.
Büyük bir hızla, doya doya ölürler. Hatta öyle ölürler ki çoğunluğu tekrar zekilere kaptırırlar ve iktidardan düşerler. Böylece tekrar iktidara gelen zekiler yıkılmış ülkelerini refaha kavuşturmak ve aptalların bile rahatını, huzurunu sağlayabilmek için var güçleri ile çalışırlar. Bu ölümlerin tekrar yaşanmaması için kurallar, yasalar koyarlar. Eğitimi düzenleyerek aptal popülasyonunun bir daha gücü ele geçirmemesi için uğraşırlar.
Ancak evlerine çekilen tek tük aptal çoktan sevişmeye başlamıştır bile. Konulan kuralları yıkmak için, gelecek olan yeni nesli üretmektedirler.
Dünya savaşlarına bakın. Kendilerinin üstün ırk olduğunu düşünen sarışın aptallar, garip bıyıklı esmerin peşinden gitmediler mi? Biz haçlıyız olm gidip Kudüsü alalım diye gaza gelen aptallar kaç defa ölmeye gitmişlerdi? Peki dur şu kafirleri öldürelim de müslüman olsunlar(!) diyen güruh nerelere saldırmıştı?
Aptal popülasyonu tek bir ülkede artmaz. Oransal olarak az farklı da olsa bütün ülkelerde aşağı yukarı eş zamanlı olarak artar. Bu yüzden de savaşta ölmeye hevesli milyonlar bulmak hiç zor olmaz. Dünyanın liderlerine şimdi bir kere daha bakın bakalım aklı başında kim var?
Bu döngü binyıllardır aynı şekilde tekrarlanır. Savaşmayı ve ölmeyi seven aptallar her zaman olacaktır. Yoksa aklı başında bir adamın işi midir bir kere gelinen şu güzelim dünyayı zamansızca bırakıp gitmeye bu kadar hevesli olmak.
NOT : Almanya ve Hitler örneğinden esinlenerek bu masalı yazdım. Saçma sapan şeyler gelmesin aklınıza. Tabi ki konunun bizimle ilgisi yok!