Sosyal Sorumluluk Projesi

Bu sefer anı ve hikaye ile karışık başka bir şey anlatacağım size. Ard arda zincirleme gelen ve bana ilham veren birkaç olayın neticesinde, başlatmaya karar verdiğim bir sosyal sorumluluk projesinden bahsedeceğim.

Aslında bilen bilir daha önce de başlattığım ve başımı belaya sokan sosyal sorumluluk projelerim oldu. Bir gün belki onlardan da bahsederim. Ama umarım bu sefer bir sorun / sekte yaşamam.

Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm ama formatı bir türlü oturtamadığım bir proje bu. Yine bilen bilir ben bilginin paylaştıkça çoğaldığına inananlardanım.

20 yılı aşan profesyonel bilgisayar programcılığı kariyerimde iki tip insanla karşılaştım. Bilgiyi kendine saklayıp, ölümüne gizleyenler ve  bu şekilde kendilerini vazgeçilmez kılanlar ve bildiklerini paylaşanlar, sürekli yeni bilgiler öğrenen, her zaman piyasadakilerden bir adım önde olmak için çaba sarfedenler ve sonucunda vazgeçilmez olanlar. Bugüne kadar birlikte çalıştığım herkese elimden geldiğince, gücüm yettiğince bildiklerimi aktarmaya çalıştım. Hiç bir bilgiyi gerçekten gizli değilse saklamadım. Hatta böylece sıfırdan öğrene öğrene programcı, webmaster, sistem yöneticisi gibi sıfatlarla mesleğe girmesine önayak olduğum arkadaşlarım oldu.

Kendi küçük çevremin dışına çıkıp daha fazla insana ulaşmaya çalıştım ancak bunda çok başarılı olamadım. Mesela bir ara “yazılımcılar kooperatifi” diye bir projem vardı. Bir dernek altında birleşip bir mekan tutmak ve işten arta kalan zamanlarda bir araya gelerek birbirimize bildiklerimizi aktarmak, yeni teknolojiler hakkında araştırmalar yapmak ve yeni başlayanlara piyasanın içinden insanlar olarak yol göstermek hatta cüzi rakamlarla kurslar düzenlemek vardı planlarımın arasında. Farklı çalışma grupları şeklinde organize olacaktık. Dernek maliyetlerini az miktardaki aidat ve dışarıdan alınacak projeler ile finanse edecektik. Projede yer alacak arkadaşlar katkıları oranında bir pay alacak geri kalanı da gelir olarak derneğe kalacaktı. Dernek de elde ettiği gelirle dışarıdan başka profesyonelleri konuşmacı, eğitimci olarak çağıracaktı. Daha çok detayı var ama her noktasını ince ince düşünüp planlamıştım. Bunu sanırım 2000 yılında o zamanki newsgroup ve chat odalarında duyurdum. İlk toplantıya 20-30 kişilik bir katılımcı grubu gelecekti. Fakat daha ta en başında kim başkan olacak tartışması çıktı. Proje benim olmasına rağmen ben böyle birşey talep etmemiştim ancak iş tartışmaya gitti, büyüdü büyüdü ve tahmin edeceğiniz gibi herşey daha başlamadan bitti.

Yıllar sonra bugün Manchester’da benzer 2 grubun üyesiyim. Benim projemin yarısını yapıyorlar burada. Ayda birer kere bir araya gelip yeni teknolojiler üzerinde konuşmalar yapıyor, Amerikadan, Avrupadan gelen davetlileri dinleyip farklı yaklaşımları inceliyoruz.

Neyse tekrar konumuza dönelim. Zamanında yeterince zaman ayırıp, bildiklerimi daha fazla paylaşamadığım bir arkadaşıma bir müddettir yeni teknolojilerin kilit noktalarını uzaktan kah bilgisayarına bağlanarak, kah canlı yüzyüze bağlantılarla aktarmaya çalışıyorum. Ancak bu hem aynı zamanı denk getirebilme zorluğu hem de yoğunluktan dolayı istediğim gibi ilerlemiyor. Arkadaşım da açılan makas yüzünden iş almakta zorlanıyor ve haliyle maddi sıkıntı içine düşüyordu.

Bu arada yazdığım başka bloglardan ve hatta bu bloğu okuyanlardan birkaç kişi bana ulaşıp, “nereden başlayacaklarını, neleri öğrenmeleri gerektiğini” soruyor. Her ne kadar üretken bir yapım olsa da, bu arkadaşlara bazen yeterli zamanı ayıramıyorum. Kendi araştırmalarım için de bana zaman lazım. Çok farklı konularda çok derin bilgi ve konsantrasyon isteyen onlarca konu ile ilgileniyorum. Öğrenmek isteyen herkese yetişmeyi gerçekten istiyorum ama yeterli önceliği onlara veremiyorum.

26 Mayıs’ta aşağıdaki tweeti gördüm.

Bu durum içimi acıttı. Evet birşeyler yapmalı ama ne?

Aslında bu gibi durumlardan ülkece çıkmak için Tayvan örneği muhteşemdir. (Bilmeyenler için uzun uzun bir başka yazıda anlatırım.) Ancak bizde bunu gerçekleştirebilecek bilinç ve yeterlilikte bir devlet zekası olduğunu düşünmüyorum.

Sonra 28 Mayıs’ta ramazan münasebeti ile tekrar okumaya başladığım Kuran’da birkaç ayet bana bir ilham verdi. Birisi şöyleydi.

Demek ki zorluğun yanında bir kolaylık var. Zorluğun yanında bir kolaylık kesinlikle var. O halde boş kalır kalmaz hemen yeni bir şeye başla ve arzularını yalnızca Rabbine yönelt. (İnşirah 5-8)

Anlamı üzerinde düşünürken birden diğer konu ile birleşiverdi ve aklıma bir format geldi. Format o kadar önemliydi ki, bildiklerimi aktarmak için bulduğum bir sürü yolun üzerini sırf format yüzünden çizmiştim. Bizim insanımızı tanımadan başka yerlerde başarılı olmuş birşeyi aynen sunarak başarılı olunması imkansız.

Belli bir noktaya gelmiş uzmanlar bu kapsamın dışında elbet ama bizim insanımız şu özellikleri taşıyor.

  • Okumayı çok sevmiyor,
  • Yabancı dille arası çok iyi değil
  • Kitap okur gibi okunan derslerde konsantrasyonu koruyamıyor
  • Samimi bir yanı var
  • Direk sonuca gitmeyi seviyor.
  • Sonuca gidebilmek için akla hayale gelmeyecek yöntemler icat edebiliyor.
  • Kuralları pek sevmiyor.

Bu özellikleri bir araya getirerek ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı düşünmek zorundayız.

Bilgisayar sadece bugünün değil geleceğin de mesleği. Çok zor ve çok hızla değişen bir meslek evet. Ancak bir insanın da bir ülkenin de kurtuluşu bilgisayardan geçiyor bence. Hammadde gerektirmiyor.  Dolayısıyla depolama ve lojistik dertleriniz de yok. Ofis veya lokasyon gerektirmiyor. Bir laptopu elinize alıp internete girdiğiniz her yerden çalışabiliyorsunuz.  Dünyanın her yeri ile entegre olabiliyorsunuz.

Ancak bu mesleği yapabilmek için beyninizi yakacak kadar çok çalıştırmanız gerekiyor. Azimli ve inatçı olmanız gerekiyor. Temel kavramları ve yapıtaşlarını çok iyi bilmeniz gerekiyor. Hepsinden önemlisi nasıl araştırma yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.

Ve sosyal sorumluluk projesini şöyle şekillendirdim kafamda. Bir site açacağım ve adı kolay bulunması kolay olacak mesela haydibaslayalim.com . Sitede konulara göre öğrenme sırasını takip eden bir yol haritası oluşturacağım ve konulara böleceğim. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde Türkçe videolar çekerek konuları anlatacağım. Videoları kısa ve öze yönelik yapmaya çalışacağım. Her konunun ekinde varsa program dosyaları, sunum ve dokümanlar, internet linkleri bulunacak. Videolar ayrıca Youtube aracılığıyla yayınlanacak. Tamamı ücretsiz olacak. Belki site maliyetleri için bir tane küçük reklam alabilirim ama mümkün olduğunca maddi tarafı olmayacak bu işin. Videolarda bir sınıfa hitap eder gibi değil bir tek arkadaşıma anlatır gibi anlatacağım konuları. Hatta bir de ismi olacak o arkadaşın ama şimdi söylemem.

Amacım yolun başında olup da bilgisayar programcısı olmak isteyenlere bunun yolunu açmak. Nereden başlarım nasıl yaparım diye düşünenlere Türkçe bir kaynak vermek. Akademik veya sertifika amaçlı bir iş değil benim yapacağım. Kaybolmuş zeki gençlere ne yapabilirsem o. Umarım başarılı olur da birkaç gencin hayata umutla bakmasına sebep olabilirim.

 

NOT : Gelişmeleri duyururum

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

2 thoughts on “Sosyal Sorumluluk Projesi”

  1. Beni çok duygulandırdın.. Bildiğin özelliklerimle bir katkıya ihtiyacın olursa, elimden geleni yaparım.. Yolun ve kafan açık olsun.

    1. O kadar genis bir konu ki sadece ne anlatacagimi ve nasil anlatacagimi planlamak bile cok zaman aliyor. Zaman da benim icin az ve degerli bir hammadde. Hazirliklara devam ediyorum. Sekillenince duyuracagim. Sonraki asamalarinda profesyonelliginiz kapsaminda roportaj veya monolog olarak katki saglamanizi rica edebilirim ancak simdilik henuz o noktaya gelemedim.

      Cok tesekkurler

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.