Eğer tartışacaksan demek ki bir fikrin var demektir. Bu iyi birşey. Konusuna hakim, ne savunduğunu iyi bilen birisi ile tartışmak gerçekten çok keyifli birşey. Kazanıp kaybetmek değil farklı bakış açıları kazanmak için yaparsan hele, sonucunda her iki taraf için de öğretici olabiliyor.
Ancak başkasının fikrini, ezbere savunuyorsan, tartışmaya başlamadan önce bir daha düşüneceksin. Eğer karşındaki de senin gibi ezbere fikir savunmuyorsa, kafadan tartışmayı kaybettin demektir.
Mesela benimle tartışmaya gireceksen ben baştan uyarayım, hiç bir şeyi ezbere savunmam. Savunduğum tezi de, karşı tezi de çok iyi etüd ederim. Yani bana sorulacak soruların, yöneltilecek eleştirilerin tamamına yakınını ben kendime daha önce yöneltmişimdir.
Konu saptırma, duygu sömürüsü, sapla samanı harmanlama, cımbızlama gibi yöntemler de bende çalışmaz. Bunun yapıldığını sezersem karşımdakinin konuya hakim olmadığını anlar üstüne giderim.
Bu yüzden son zamanlarda tartışmanın sonu hakaret edip kaçma şeklinde oluyor genelde.
Bir konuyu bilip bilmediğini, bilmeyenlerin çağındayız malesef. Çok iyi bildiğini sandıkları konularda bile ikinci tura kalmadan çöküyorlar. Genellemeler ile “siz zaten şusunuz, biz buyuz” cahil kabileciler kendilerini çok hızlı belli ediyorlar.
Bir de IQ yoksunları var ki onların durumu içler acısı. Zekası yetmeyen ama bunun farkında olanlar, “Yok şimdi tartışıp senin tadını kaçırmayayım” diyerek kaçış yolunu buluyorlar. Ama zeka yoksunlarının muhakemeleri zayıf olanları da var ve bu kesim, fikir üretmek yerine kan içmekten bahsedecek kadar ilkelleşebiliyorlar.
Diyeceğim o ki, tartışmayı bilmiyorsan tartışma.





