Bilgisayar programcısı olduğum için, çevremdeki insanlar yıllardır benden alacakları bilgisayarlar için tavsiye isterler. Hepsine ilk sorum “Ne için kullanacaksın?” olur ama bu soruyu genelde yadırgarlar.
İstedikleri tavsiye amaca uygun olanını almak için değil, piyasadaki en güçlü, en yüksek kapasiteli bilgisayarı almak için olur genelde. Sadece yazı yazmak için bile son derece süratli ve hayatları boyunca yüzde birini bile kullanamayacakları hafıza ve depolama kapasitesine sahip olmak isterler. İhtiyaçlarını fazlasıyla karşılayacak ürün yerine ENNN bi mükemmelini alıp beş katı para öderler ama olsun.
Yıllardır iş ilanlarında gördüğüm bir zırvalık da programcı arayan firmalar illa belli bir üniversitenin bilgisayar mühendisliğinden mezun adam ararlar. Mühendislik ile yazılımın apayrı iki konu olduğunu anlamazlar. Sadece “en mükemmelini alalım” mantığı devrededir yine.
Şirket aracını kullanmak için pilot almak gibi birşey bu.
Saatte 130 km hız limiti olan yollar için neden 240 km sürat yapan arabalar üretilir ? Çünkü uygun olanı değil mükemmel olanı almanın peşindedir insanlar. Bu yüzden, hırsı da, çabası da bitmez insanın. Kendine, doğasına, doğaya uygun seçimleri yakıştıramaz kendine. “İnsanlar ne der?” diye kaşınır içindeki kurt ve tatmin edilemez bir hırs, yüzünden yaşanır mutsuzluklar. Hiç birşeyin üst limiti yok, uygunun ise limiti belli.
Kendine en uygun olanı seçmek içindeki kurda “kes sesini” demektir kısaca.
Konuşamazsa yiyemez…