Bir evin içinden bakarak, dışındaki mozaiklerle hangi resmin çizildiğini bilmek imkansızdır. Bunun için dışına çıkmanız ve resme dışarıdan bakmanız gerekir.
Önceden yaşayanların edindiği bilgi ve tecrübeyi bir sonrakilere aktarmasına öğretim, toplum içinde makbul davranışları edindirmeye de eğitim diyoruz.
Yetişen nesil eğer içiden odaların nasıl gözüktüğünü biliyorsa, sorunsuz olarak bizimle birlikte içeride yaşayabiliyor. Eğer dışarıdaki resmi merak ediyorsa bizi bir adım daha ileri götürüyor.
Bazen biri çıkıp diğer binaların içlerini, mozaiklerini, mahalleyi, sokağı, denizi merak ediyor. Nadir de olsalar, işte bunlar bütün insanlığı ileri taşıyorlar.
Arada sırada bizim kurallarımızı farklı algılayanlar çıkıyor. Bazen itaatsizlikten, bazen neyin normal olduğuna dair farklı fikirleri olduğu için aykırı davrananlar…
Son zamanlarda olan bazı olaylar yüzünden bu detayları düşünmeye başladım. Bir çocuk içinde ciddi bir kötülük olmadan, sadece kuralları farklı algıladığı için, bir hata yapıyor. Sonuç okuldan atılma.
Okuldan atılma ne demek?
Biz, çocuk yetiştirmeyi meslek olarak edinmiş, maaşımızı bu yolla kazanan profesyoneller olarak çuvalladık. Bunun yüzümüze vurulmasındansa çocuğu okuldan atarak kendi egolarımıza leke sürdürtmüyoruz.
Tıpkı programcı olarak, yazdığım programı kullanan bir kullanıcı, programdaki hatayı bulduğunda, kullanıcıyı işten çıkartmam gibi bir şey bu.
O kadar kibirliyiz ki kurduğumuz sisteme laf gelmemesi için bir hayatı karartmak, egolarımız zedelenmesin diye yolun başındaki bir çocuğun üzerine basmak yadırganmıyor bile.
Bir öncekilerin edindiği bilgi ve tecrübe yanlış olsa bile inatla yanlışı bir sonraki nesile aktarmaya devam ediyoruz. Çünkü eğitimimiz sırasında bunun doüru olduğuna ikna edilmiş beyinlerimiz var. Okulda öğrendiğimiz, her gün tekrarlayarak doğruluğunu beyinlerimize kazıdığımız yanlışlarla yaşayıp, doğruyu gösterenleri öldürerek mutlu oluyoruz.
Çoğunluk, doğru demek değildir. Dünya yuvarlak diyen bir kişi karşısına bütün dünyayı aldı. Sonuç olarak hayatını kaybetti ama bugün adamın haklılığını her gün okullarımızda okutuyoruz. Doğruyu görmenin ve göstermenin bedeli bir hayat oldu. Olmamalıydı.
Sınırların olmadığı, kaynakların adilce paylaşıldığı bir dünyaya neden inanmıyoruz. Çünkü bunun erişilemez olduğuna her ülkenin okulunda ayrı ayrı inandırılmış insanlar yetiştirmişiz.
Ülke, vatan, millet, din, para, ekonomi, tarih vs vs. Onlarca konuda defalarca tekrarlandığı için beynimizin aksini düşündüğünde rahatsız olduğu konular var.
Okulda öğrenilen her bir birim doğru, yanında bir birim önyargı hediyesi ile geliyor. Çok radikal kararlar almadan da insanlık değişeceğe pek benzemiyor.