Kaynama noktası

Çocukken sütü sütçüden alırdık. Pastorize sütün de, ekolojik beslenme merakının daha yayılmadığı yıllardı. Sadece süt istiyorsan kapıya gelen sütçüden alınırdı o kadar.  Hemen büyük bir tencereye dökülür kaynatılırdı. Sterilize etmenin bilinen yegane yoluydu.  Başına da çocuğu dikerdin ki taşmasın. Seyrederdin seyrederdin taşma noktasına gelirken kapatıverirdin altını ocağın. Yavaş yavaş inerdi o kabarmış süt tencerede.

Çok seyretmişliğim vardır sütün kaynamasını. Sadece o da değil. Muhallebi, çorba ne varsa kaynarken taşma ihtimali olan, başına alarm mahiyetinde bir  çocuk dikmek sünnettendi.

Bir şeyin kaynamasını seyretmek ilginçtir. Uzun zaman hiç birşey olmaz. küçük kabarcıklar çıkar biraz. Biraz homurdanarak sağdan sola döner tenceredekiler. ama hep yavaş yavaş. Sonra birden herşey kabarmaya başlar. Bir bilemedin iki saniye içinde komple kabararak taşar sonra. İşte çocuğun görevi tam bu esnada ocağın altın kapatmaktır. Tecrübeli bir çocuk o noktaya gelmeden önceki emareleri ezbere bilir. Ne zaman tetikte yani elinin ocağın düğmesinde durması gerektiğini anlar. Çünkü tam o anda kapatılmalıdır ocak. Ne erken ne geç.

Kaynama noktası aşılmadan müdahale edemezsen tenceredekiler ocağın üzerine dökülür zira. Hem pişirdiğinden olursun, hem ocak batar. Her tarafatan zarar yani.

Diyeceğim o ki, taşırmayın

Ne sütü, ne sabrı…

 

 

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.