Çocukluktan gençliğe geçtiğimiz yıllarda çıkmıştı “walkman”. O zaman için boyları biraz büyüktü evet, hatta taşınabilmesi için omuz askısı vardı ilk modellerin. Bir de ya turuncu ya da siyah süngerli taç şeklinde kulaklıkları. Taktın mı kulağına kimseyi rahatsız etmeden istediğin müziği dinlerdin. Hem seni dünyadan kopartırdı hem de dünyayı senden.
Öyle sanıyorum ki oğlunun dinlediği müzikten hoşlanmayan bir babanın icadıydı. Zira dinlediğin müzik türü pek herkesin sevmediği bir şeyse çok işe yarardı.
Birkaç sene sonrasına, Amerikadan gelen gençlik filmlerinin etkisiyle başka bir moda çıktı. Omuzda taşınan hayvan gibi müzik setleri. Omzuna zorlukla koyabildiğin o sete 12 tane falan büyük boy pil takıp, sesi açıp herkese dinleterek kulağına zarar vermek marifet olmuştu birden.
Özellikle yazlıklarda farklı müzik türlerinden hoşlanan gençler, kimin setinden daha yüksek ses gelip diğerini bastıracak diye yarışırdı.
Rahatsız olanlar mı?
Söylenirlerdi ama söylendikleri ile kalırlardı genelde. “Benim müzik dinleme özgürlüğümü kısıtlayamazsın” diye konuşan ergenlerle başa çıkmak kolay değildi zira.
Neyse ki çok uzun sürmedi bu yapıştırma moda. Galiba bir müddet sonra omuzları çürümüştü insanların . Walkman’ler de küçülünce tekrar kulaklığa döndü gençlik.
Sonra kulaklıklar büyüdü, müzik setini başın etrafına giydirmeye başladılar resmen.
Sonuçta yine de iyiydi bu tarz. En azından çevreye rahatsızlık vermeden dinliyordunuz en sevdiğiniz şeyleri.
Yıllar sonra o devasa kulaklıkların bambaşka bir kullanım alanını daha gördüm. Çalıştığın yerde mesai arkadaşların, o kulaklık kulağındaysa, gerçekten önemli olmayan bir konu için seni rahatsız etmiyorlardı. Bir çeşit sinyaldi yani. Bana dokunmayın, konsantre oldum, çalışıyorum diyordunuz çevreye. Sesi açmanız da gerekmiyordu üstelik. Sadece kulaklık bile yeterliydi bunun için. İlk başlarda bu durumu insanlara duyurmuşlardı toplantılarda. Ama sonra değiştirdiğim işlerde yazılı olmayan bir kural gibi herkesin buna riayet ettiğini gördüm.
Müzik enteresan bir zevk. Herkes aynı şarkıdan aynı tadı alamıyor. Hatta bir gün sevdiğin şarkı başka bir gün rahatsız edebiliyor. Yanınızdaki insanlar sizin hoşlandığınız müzikten haşlanmayabiliyor. Hoşlanmamak ne kelime nefret bile edebiliyor. O yüzden eğer karşılıklı dans etmiyorsanız, kulaklık ile dinlemek en güzeli. Hem tadını çıkartırsın sonuna kadar hem de kimseyi rahatsız etmemiş olursun.
Biraz saygıdan kimseye zarar gelmez.





