İlkokuldaydım 12 Eylülde. Anarşik ne demek tam anlamıyordum yani. Tek hatırladığım güneşli bir gün birden bire, sokağa çıkmanın yasak olduğunu öğrenmemdi. 3-4 ev sonraki teyzemlerin evine de mi gidemeyecektim yani. Sonra hin bir fikir geldiydi aklıma “bahçeden bahçeye atlayarak gitsek, sokağa çıkmamış oluruz” diye düşünmüştüm.
Sonra okullar açıldı ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile tanıştım. Sınıf öğretmeni yerine o dönemin il milli eğitiminden bir müdür giriyordu derse. Benim gibi herşeyin nedenini niçinini merak eden birisi için bir kabus başlamıştı bu dersle birlikte. Bütün derslerim “Pekiyi“ iken o dönemin sonunda ilk defa karnemde bu ders sayesinde “iyi” görecektim hatta.
Kafama takılan birşeyi sormaya kalktığım anda, sorma günah dinden çıkarsın diye kestirilip atılıyordu. “Çıkması böyle kolaysa beni hayatta tekrar geri almazlar” diye sormadım aklıma takılanları. Ama onlar hep birikti kafamda. Sureleri ezberletmeye başladıklarında tekerleme gibi gelmişti ilk zamanlar. Ne dediğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Hatta doğru söylendiğine de emin değildim ama demek ki ancak böyle söyleyince Allah anlayacaktı beni. İlk ölüm korkusunu o sene yaşadım. Tüylerim ürpermişti bu konu ilk aklıma geldiğinde.
Bir çocuğa din eğitimini okulda vermek kadar büyük bir hata olamaz herhalde. Anlatanın konuyu ne kadar bildiği bile şüpheliyken, ruhsal travmalara bu kadar açık ve ciddi bir konu o yaşta kimsenin eline bırakılmamalı. Hoca, imam dediğimiz adamların konuya ne kadar vakıf olduğu ortada. Din bütün bilim dalları hakkında bilgi sahibi olunduktan sonra anlaşılması mümkün olan bir konu. Hiç bir şeyi bilmezken direk sure ezberlemek potansiyel ateist yetiştirmekten başka bir işe yaramaz.
40 yaşında anlamaya başladım çoğu şeyi. Kuran da aynı şeyi işaret ediyor aslında Ahkaf suresi 15. ayette*.
Körü körüne inanmak, temelsiz bir yapıdır. Çok hızlı yıkılabilir. Nedenine, niçinine inerek bir konuyu öğrendiğinizde eğer mantık kırılması yaşanmıyorsa konuyu öğrenir anlar ve en sağlam temelin üzerine inşaata başlarsın.
Bir çocuğun ne dediğini bilmeden tekerleme söyler gibi birşeyler mırıldanıp, yatıp kalkması din değildir. Ha büyüyüp aynı şeyi yapıyorsan o da din değildir. Anlatılacaksa en azından evrensel değerler, kul hakkı, adalet kavramları anlatılsın. Eğer sonradan anlatılanlarda, öncekilerle veya genel doğrularla ve insanın doğasıyla çelişen birşey varsa birşeylerin yanlış anlatıldığını anlarlar. Soru sormanın dinden çıkmak olmadığını hatta dinden çıkmak diye birşeyin olamayacağını da anlamış olurlar.
- Ahkaf 15 : Biz insana, ana babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Anası onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. (Ana karnında) Taşınması ile sütten kesilmesi otuz ay sürdü. Nihâyet (insan) güçlü çağına erip kırk yaşına varınca: “Ya Rabbi dedi, beni, bana ve anama, babama verdiğin ni’mete şükretmeğe, râzı olacağın yararlı işler yapmağa sevk eyle. Benim için zürriyetim içinde de salâhı devam ettir (benden gelecek olanları da iyi insanlar yap). Ben sana yüz tuttum ve ben (sana) teslim olanlardanım.”





