Sossal Medya

İnternetin ilk yıllarıydı. Bir bilgisayar programcısı olarak derhal girmiştim internete. İlk zamanlarda herkeste bilgisayar yoktu, internet cafeler de yaygınlaşmamıstı henüz. Zaten internet de bir kaç web sayfası bir kaç chat odasından ibaretti. Bir arkadaş ortamında, cafe gibi bir yerde, yeni tanıştığım birisi ile biraz hararetli bir tartışma yaşamıştık. Tartışma ileri gidince bana dönüp klasik soruyu sordu: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

sosyalNormalde “Kimsen kimsin, banane” der geçerdim ama bu sefer sordum “Kimsin?“. Hayatımdaki aldığım en ilginç cevaplardan biriydi. “Ben zurna’da opum” gülmekten tartıştığımı bile unutmuşum. Chat odalarında bazi devamlı kullanıcılara, odada konuşanlar seviyesizleştiginde atmak üzere odayı açanlar yetki verirlerdi. Bu yetkiyi almış olanlara “op” denirdi. Yani operatör. Zurna dediği de o dönemin meşhur chat odalarından birinin adıydı.

Hayatta hiç birşey olmamış birisi için meğer ne büyük bir payeymiş bu opluk. Sanal bir ünvanı sanki arşidük olmuşçasına taşımak hiç anlayamadığım bir konu oldu.

1414873206_social-media-companiesYıllar geçti internet yayıldı chat odaları silindi gitti. Sonra sosyal medya çıktı ortaya. Ve sosyal medya da kendi arşidüklerini yarattı. Fenomenler türedi. “Ben bu noktaya gelene kadar ne emek verdim biliyor musun?” dediklerinde “bilmiyorum ne?” diye sordum safça. “Geceleri bazen uyumadan insanlara like yaptım” dediklerinde gene bir gülme geldi. Allahtan “emekleri” zayi olmamış, bu çalışmanın meyvesi olarak bir sürü insan tarafından takip edilir hale gelmişler.

Bu arkadaşların bazıları kendilerini öyle bir noktada gördüler ki bir baktık kitap yazıyorlar, reklam alıyorlar. Seneye de kaymakam çıkacaklar hayırlısıyla.

Çeşit çeşit kullanıcı bulabiliyorsun sosyal medyada. Ne koyarsam “like”layıncılar gibi bir de “Allah rızasi için paylaşın”cılar var. Onlar da paylaşırsan bereket yağdırılacağından yana olanlar. Ha bir de acındıra acındıra paylaşanlar var değil mi?  “Bu bebenin derisi yüzüldü ama facebook 1000 kere paylaşılırsa ona deri alacak”.

Yahu hiç bir şirket komple gerizekalı değilse bunu demez. Bir hayır işini reklama bağlayan şirketi hangi PR kurtarabilir ki bir daha?

40 kere like yaparsan tüm günahların silinirciler de ayrı bir konu. Ne diyeceksin o yana gidince? “Ama ben 40 kere like yapmıştım neden cehennem ?” mi?

Hiç anlayamadılar interneti ve sosyal medyayı. Sen dilediğini yazacaksın, Dileyen yazdığını okuyacak, bakacak ve beğenirse “like”layacak. beğenmezse, yazdığın doğru degilse veya salakçaysa hakaret olmadan dileyen eleştirecek.

images (1)Fikir özgürlüğü bu işte. Her ne kadar yabancı olsak da, böyle bir kavram var. Tartışamadıktan sonra bir anlamı yok ki zaten. Mesela bence bu konuda yapılan en büyük terbiyesizlik karşındaki hakaret etmediği halde yazısını silmek. Çok lazımsa söyle kendisi silsin sen silme.

Ben fikrini adam gibi tartışan adama saygı duyarım şahsen. Arşidükleri ve ne dediğini bilmeyenleri sevemedim ne yapayım. Tamam itiraf ediyorum tartışmalar sırasında fikrinin zayıflığından dolayı köşeye sıkışan bir sürü insan efendice geri çekilmiyor. Hemen hakarete başvuruyor ama bu da bir süreç. Öğrenecekler tartışmayı.

Benim her yayınladığımı “like” layan adam samimi değildir ki. Ben ne bileceğim neyi güzel yapmışım neyi kötü yapmışım o zaman.

Sonuçta hayatınızın merkezi değil ama ana yemeğin sosu olması gereken sossal medya malesef ana yemek oldu. İçinden geçeni aman ne derler diye aktaramadığın, aktardıkların karşısında hakaret aldığın, fikirlerinin silindiği ucube birşey.

Ne yapalım belki yeni bir sosyal medya kurulur biz de oradaki yerimizi alırız.

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.