Niyazi maaşı

Bir amaç uğruna başkalarının öldürülmesini isteyenler, salt kendi düşünceleri için ölecek insanları bir şekilde hayatlarından vaz geçmeye ikna etmek zorundadırlar.

imagesEğer çok zor durumdaki bir grup insan bulup, sen öl ben geride bıraktığın ailene bakarım denirse işin bir kısmı hallolur. Ama daha ulvi bir gerekçe her zaman daha çok iş görür.

Adamı karşına alır;  “Bak şimdi benim için öldüğünde aslında benim şahsi isteklerim için değil (ki yalan) bu topraklar için öleceksin ve dini mertebelerin maksimumuna ulaşacaksın. Zaten öldükten sonra benim bile ulaşamayacağım bir yerde, cennette olacaksın” dersen iş tamamdır.

Bunun alt yapısını hazırlamak uzun bir uğraştır. Ta çocukluktan başlayacaksın. Uğrunda ölünecek kavramlar oluşturacaksın ve bunun ne kadar asil bir şey olduğunu çocukluktan beyinlere kakacaksın. Yalnız sakın ama sakın düşünen sorgulayan beyin üretmemen lazım.

En güzeli sınavlarla, bilgi yığınlarıyla kafaları meşgul ederek, öğrenmesine fırsat vermeden bütün bilgileri ezberlemeleridir. Nasıl olsa ezberlenen bilgiler nöron oluşturmaz ve kolaylıkla unutulur.

Sonra din adına uğrunda ölünecek kavramları anlatman ve kabul ettirmen lazım. Dinin kitabında ‘Sadece ve sadece saldırıya uğradığında savaşma ehliyetin var ve ancak ve ancak din adına yaptığın savunma savaşında ölürsen şehit olursun’ deniyor olabilir. O halde önce burayı halletmen lazım. Bu cümlenin tamamı istediğin etkiyi yaratmıyorsa önce istediğin kelimeleri seçersin: “Savaş, ölüm, şehit” sonra bunu cümle haline getirirsin. “Ülken için savaşırken ölürsen şehit olursun“. Sonra bunu halka yedirmen lazım ama işin aslını bilmemeleri de gerekiyor.

Televizyona paraya aç birkaç adam çıkartırsın. İlk gün dinin kitabını direk okumak ne kadar tehlikeli olduğu anlattırılır. Bu kısım çok önemlidir. Çünkü o kitap kendi içinde “Sadece direk bu kitabı oku bu kitap anlaşılır açık ve nettir sakın başka kaynak arama” diye uyarıyor olduğu için, halk tarafından okunması durumunda senin ibişlerini kimse dinlemez.

Böylece kaynaktan direk bilgi almalarını engellersin. Sonra senin bu mutasyona uğramış lafını alır, hikayelerle süsler. Garip garip isimler bulup, bulamıyorsa uydurup, tarihte bu isimlerin bu lafı nasıl söyledikleri ve rüyalarında neler neler gördükleri anlatırlar. Halk hikaye dinlemeye bayılır. Hikayelerin inandırıcılığını artırmak için o garip isimli adamlara referans verip halkın bilmediği bir dilde birşeyler söylemek ve sonra çevirmek her zaman geçer akçe olmuştur. İlginç ama dinin kitabında ağızlarını eğip bükerek kitaptanmış gibi sana okunanlara inanma diye de yazıyor… Neyse…

PlatoonBu aşamaya getirdiğin halk artık hipnotize olmuş gibi o kutsal kitabı savunduğunu sanarak tam tersini savunur hale gelmiştir. Bu saatten sonra Televizyondaki ibişlere “trafik kazasında ölsen bile şehit olursun” dedirtsen de farketmez. Onu da kabul edecektir bu halk.

Sonra dersin ki şehit olursan ailene şehit maaşı bağlanacak, geride kalanlar benim sorumluluğumda olacak.

E ne duruyorsun ölmediğin kabahat.

Yalnız küçük bir dipnot. Öldüğünde resmi kayıtlara göre şehit olup şehit maaşı alacak olabilirsin ama dini kayıtlara göre ne şehit olmuşsundur ne gazi, aldığın maaş da dini kayıtlara niyazi maaşı olarak geçecektir

Kendi adına ölmesi gereken insanları yetiştirirken bazen zaten olgunlaşmış, hazır hale gelmiş meyvelerini başkaları kopartıp, “Cennette daha güzel bir yer vermek” vaadiyle sana karşı da kullanabilir.

O da işin riski.

Uçurumdan atlamaya koşan bir koyun sürüsünde durun diyen kara koyun olmak, sürüye karşı durmak, sabır, cesaret ve azim isteyen bir şeydir. Gerçekleri aramak, bulmak, yüzleşmek ve en hafifinden bunca yıl nasıl kandırıldığını kabul etmek büyük cesaret ister.

 

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.